SON DUYURULAR
GAZİANTEP - BUHASDER İL EĞİTİM TOPLANTISI
06 Mart 202421 Aralık 2023 VİRAL HEPATİTLER TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ TOPLANTISI
10 Kasım 2023BUHASDER 2023 - Burs Başvuru Formu
18 Ekim 2023BUHASDER 2023 KONGRESİ Katılım Desteğine Başvurmak İçin Son Gün 19 Eylül 2023
16 Eylül 2023CEZAEVLERİNDE BULAŞICI HASTALIK VE İNFLAMATUAR HASTALIKLARIN YÖNETİMİ
13 Ekim 2022BUHASDER Yazarın Tüm Yazıları
KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI
Seyit Ali BÜYÜKTUNA
GENEL BÄ°LGÄ°LER
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı (KKKAH); kene kaynaklı, ateş, kanama ve karaciğer fonksiyon bozukluğu ile karakterize akut bir infeksiyon hastalığıdır.
Epidemiyoloji
Türkiye’ de ilk olarak 2002 yılında saptanan hastalık Tokat, Sivas, Çorum, Amasya, Yozgat, GümüÅŸhane, Bayburt, Erzurum, Erzincan ve çevresini kapsayan geniÅŸ bir alanda görülmektedir. Ülkemizde 2002-2017 tarihleri arasında toplam KKKAH sayısı 10562 olarak bildirilmiÅŸ, bunların 501 tanesinde ölüm görülmüÅŸtür. Ölüm oranı ülkemizde % 4,74’dür.
Hastalık mevsimsel özellik göstermektedir. Genel olarak Nisan ve Ekim ayları arasında ortaya çıkmaktadır. Haziran ve Temmuz aylarında hasta sayısı en yüksek seviyeye ulaÅŸmaktadır. Olguların % 60’ ında kene teması öyküsü olduÄŸu ve % 90’ ının çiftçi olduÄŸu bildirilmektedir.
Etken
Etken virüs, Bunyaviridae ailesinin Nairovirus grubuna dahil bir RNA virüsüdür. Hyalomma cinsi kenelerle bulaÅŸmaktadır. Virüs; dezenfektanlara ve çevre ÅŸartlarına dayanıksızdır. Konak dışında yaÅŸayamamaktadır. Kuru havada 56°C' de 30 dakikada, sodyum hipoklorit ve % 2’ lik gluteraldehit gibi dezenfektanlarla ve mor ötesi ışınlarla kolayca inaktive olmaktadır. Kanda 40 °C' de 10 gün yaÅŸayabilmektedir.
BulaÅŸ
Hastalık, insanlara kenelerin kan emmesi ya da kenelerin elle ezilmesi esnasında bulaÅŸabilmektedir. Viremik hayvanların vücut sıvıları ve dokuları ile ve hastaların vücut sıvıları ile temasla da bulaÅŸ olabilmektedir. Virüs kenelerde ömür boyu kalmakta ve çoÄŸalabilmektedir.. KKKA hastalığının bulaÅŸmasında Hyalomma cinsi kenelerin daha önemli bir yeri olmasına karşın, yaklaşık 34 kene türü bu hastalığı bulaÅŸtırabilmektedir. KKKA hastalığının en etkiniyolojik (Tükrçe’de böyle bir kelime yok, bunu açıklayabilir misiniz? Not: Dilci öÄŸretim üyelerinden araÅŸtırıldı.) vektörü Hyalommma marginatum marginatum olarak saptanmıştır.
Veterinerler, mezbaha iÅŸçileri, tarım ve hayvancılıkla uÄŸraÅŸanlar ve endemik bölgelerdeki hastanelerde görev yapan saÄŸlık çalışanları risk grubunda yer almaktadırlar. Özellikle ağız, burun, diÅŸeti, vajina ve injeksiyon yerinde kanaması olan hastaların kanıyla korunmasız temas sonucunda infeksiyon riski % 8,7 iken; iÄŸne batmasında risk % 33 oranındadır. En yüksek bulaÅŸtırıcılığa perkütan yaralanma neden olmaktadır. Anneden çocuÄŸa geçiÅŸ ve laboratuvar çalışanlarının viral materyal ile korunmasız teması sonucu bulaÅŸ da bildirilmiÅŸtir.
Klinik Özellikleri
Kene ısırığı sonrası veya infekte hayvanlardan insana bulaÅŸta hastalığın inkubasyon süresi 2-5 gün iken; hastane kökenli infeksiyonlarda inkubasyon süresi ortalama 3-9 gün olarak bildirilmektedir. Ä°nkübasyon döneminden sonra hastalık ani baÅŸlayan üÅŸüme titreme, ateÅŸ, baÅŸ aÄŸrısı, kas ve sırt aÄŸrısı ve eklem aÄŸrıları ile ortaya çıkmaktadır. Ardından bulantı, kusma ve karın aÄŸrısı eklenmektedir. Ekstremitelerde dayanılamayacak kadar ÅŸiddetli aÄŸrılar olabilir. Bazı vakalarda diyare görülebilir. Konjunktiva tutulumu, yüzde ve boyun bölgesinde dikkati çeken kızarıklıklar sıklıkla gözlenmektedir. PeteÅŸiyal döküntüler görülebilmektedir. Tüm vakaların yaklaşık % 75’ inde tipik kanama bulguları ortaya çıkmakta; burun, diÅŸ eti, gastrointestinal sistem, akciÄŸer ve genitoüriner sistem kanamaları görülebilmektedir. Kanamalar genelde hastalığın 3-7. günleri arasında ortaya çıkmaktadır. BaÅŸlangıçta boyun aÄŸrısı, huzursuzluÄŸu olan vakaların % 10-25’ inde ajitasyon veya depresyon, koma gibi giderek ciddileÅŸen santral sinir sistemi bulguları geliÅŸebilmektedir. Bu gibi vakalarda prognoz kötüdür.. Santral tutulum olan vakalarda ölüm oranları % 30-50’ lere kadar çıkabilmektedir.
Laboratuvar bulguları
Anemi, lökopeni veya lökositoz, trombositopeni, ALT (alanin aminotransferaz), AST (aspartat aminotransferaz), kreatin fosfokinaz (CPK), laktat dehihrogenaz (LDH) ve gama glutamiltransferaz (GGT) düzeylerinde artış görülebilmektedir. Kanama zamanı, PZ (protrombin zamanı), INR (International Normalized Ratio) ve aPTT (aktive parsiyel tromboplastin zamanı) düzeylerinde uzama, fibrin yıkım ürünlerinde artış ve fibrinojende azalma gözlenebilmektedir.
Tanı
Hastalardaki ateÅŸ, halsizlik, kanama gibi klinik semptomlarla birlikte endemik bölgeden gelme, kene ısırığı veya kene teması öyküsü olması, hasta insanların veya hayvanların kan veya dokularıyla temas etmesi önemlidir. Endemik bölgeye seyahat öyküsü KKKA tanısı açısından önemlidir.
Hastalığın ilk haftası içerisinde virüs izolasyonu, antijen testleri ya da virüsün RNA’sının saptanması en uygun tanı testleridir. Hastalığın altıncı gününden itibaren virüse karşı geliÅŸmiÅŸ antikorlar serumda ELISA veya IFA yöntemi ile tespit edilebilmektedir. Hastalığın ortalama 7-9. günlerinden itibaren Ig M ve Ig G sınıfı antikorlar ortaya çıkmakta, ilerleyen gün ve haftalarda ise titreleri artmaktadır. Serum Ig M düzeyleri dört aya kadar tespit edilebilirken, IgG düzeyleri ise beÅŸ yıl kadar pozitif kalabilmekte ve zaman içerisinde tespit edilemeyecek düzeylere gerileyebilmektedir.
Tedavi
KKKA hastalığının tedavisinde destek tedavisi esas tedaviyi oluÅŸturmaktadır. Uygulanan destek tedavisinin düzenlenmesinde hastanın hem vital bulgularının hem de laboratuar deÄŸerlerinin takibi önem taşımaktadır. Hastalara gerektiÄŸinde trombosit süspansiyonu, taze donmuÅŸ plazma ve eritrosit süspansiyonu gibi kan ürünleri ile destek tedavisi uygulanmaktadır. Ağır ve çoklu organ yetmezliÄŸi geliÅŸen hastalarda sıvı-elektrolit replasmanı, gerektiÄŸinde diyaliz uygulanması, hatta yoÄŸun bakım ve solunum desteÄŸi gerekebilmektedir.
Hastalığın henüz özgül bir antiviral tedavisi bulunmamaktadır. Genelde hafif olgular kendiliÄŸinden iyileÅŸebilmektedir. KKKA’ da etkinliÄŸi tartışılan ve günümüzde hastalığın özgül tedavisinde kullanılabilen tek ilaç seçeneÄŸi ribavirin’ dir. Ribavirinin yapılan in vitro çalışmalarda hücre kültürlerinde virüs replikasyonunu durdurabildiÄŸi saptanmıştır. Ayrıca ribavirinin enfekte farelerde virüs replikasyonunu azalttığı, organ patolojilerini önleyebildiÄŸi ancak viremiyi engelleyemediÄŸi saptanmıştır.
Korunma ve Kontrol
Bütün infeksiyon hastalıklarının kontrolünde olduÄŸu gibi KKKA hastalığında da korunma ve izolasyon önlemleri büyük önem taşımaktadır. Dünya SaÄŸlık Örgütü (DSÖ)’ nün önerilerine göre hastanın kan ve vücut sıvıları ile korunmasız temastan kaçınılmalıdır. Mümkün olduÄŸu kadar kenelerin bulunduÄŸu alanlardan (hayvan barınakları, piknik amaçlı gidilen su kenarı, otlak ÅŸeklindeki yerler, çalı çırpı ve gür ot bulunan yerler, av alanları, orman vb.) kaçınılması gerekmektedir. Bu gibi yerlere gidenler mümkünse açık renkli elbiseler tercih etmeli, vücutta açık kısım kalmamasına dikkat etmeli, dönüÅŸte mutlaka kene yönünden elbiselerini ve vücudunu kontrol etmelidir. Vücutta kene saptanması durumunda en kısa zamanda vücuttan uygun yöntemlerle uzaklaÅŸtırılmalıdır. Hayvancılıkla uÄŸraÅŸanlar hayvanlarını kenelere karşı düzenli olarak ilaçlamalı ve hayvan barınakları kenelerin yaÅŸayamayacağı ÅŸekilde yapılmalıdır. Kene saldırılarından korunmak için repellent olarak bilinen böcek kovucular cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek kullanılabilmektedir.
KAYNAKLAR
1- Ergonul O, Celikbas A, Dokuzoguz B, Eren S, Baykam N, Esener H. Characteristics of patients with Crimean-Congo haemorrhagic fever in a recent outbreak in Turkey and impact of oral ribavirin therapy. Clin Infect Dis; 39: 284-287, 2004.
2- Elaldı N. Kırım-Kongo hemorajik atesi epidemiyolojisi. Klimik Dergisi; 17 (3): 151-56, 2004.
3- Bodur H. Kırım-Kongo kanamalı atesi ve DAS yönetimi. 5.Ulusal Sterilizasyon Dezenfeksiyon Kongre Kitabı; 509-520, 2007.
4- Vorou RM. Crimean-Congo hemorrhagic fever in southeastern Europe. Int J Infect Dis; 13(6): 659-62, 2009.
5- Fisher-Hoch SP, Khan JA, Rehman S, Mirza S, Khurshid M, McCormick JB. Crimean Congo-haemorrhagic fever treated with oral ribavirin. Lancet; 346: 472-475, 1995.
6- Bakır M, Uğurlu M, Dokuzoğuz B, Bodur H, Taşyaran MT, Vahaboğlu H. ve the Turkish CCHF Study Group. Crimean-Congo haemorrhagic fever outbreak in middle Anatolia: A multicentre study of clinical features and outcome measures. J Med Microbiol; 54: 1-5, 2005.
7- Watts DM, Ksiazek TG, Linthicum KJ, Hoogstraal H. Crimean-Congo hemorrhagic fever. In Monath TP, ed. The arboviruses: Epidemiology and Ecology, 2: 177-260, 1988.
8- Mardani M, Jahromi MK, Naieni KH, Zeinali M. The efficacy of Crimean-Congo hemorrhagic fever in Iran. Clin Infect Dis, 36 (12): 1613-8, 2003.
9- Vatansever Z. Kırım Kongo Kanamalı AteÅŸi epidemiyolojisinde çevresel, vektörel, iklimsel deÄŸiÅŸikliklerin rolü. 3. Ulusal Viroloji Kongre Kitabı, Bursa, 203-6, 2007.
10- Ergonul O ve Whitehouse CA. Crimean-Congo hemorrhagic fever: A Global Perspective; 59-74, 2007.
11- Papa A, Bino S, Velo E, Harxhi A, Kota M, Antoniadis A. Cytokine levels in Crimean-Congo haemorrhagic fever. J Clin Virol; 36 (4): 272-6, 2006.
12- Burt FJ, Leman PA, Smith JF, Swanepoel R. The use of a reverse transcription polymerase chain reaction for the detection of viral nucleic acid in the diagnosis of Crimean-Congo haemorrhagic fever. J Virol Methods; 70(2): 129-37, 1998.
13- CDC. Managment of patients with suspected viral haemorrhagic fever. Morb Mortal Wkly Rep; 37 (Suppl 3): 1-16, 1988.
14- Tasyaran MA ve Özkurt Z. Kırım-Kongo hemorajik atesi: Tedavi ve korunma. Klimik Dergisi; 17: 157-60, 2004.
15- T.C. SaÄŸlık Bakanlığı, Temel SaÄŸlık Hizmetleri Genel MüdürlüÄŸü. Kırım Kongo kanamalı ateÅŸi. 1. Baskı: Ankara, 2005.